HASTANIN TEDAVİ SÜRECİ İÇİN GEREKLİ OLAN İLAÇLARININ SGK TARAFINDAN KARŞILANMAMASI HAKKINDA

SGK kullanılan ilaçların bir kısmının bedelini karşılamaktadır. SGK ile anlaşmalı eczanelerde Sağlık Uygulama Tebliği (“SUT”) uyarınca hastalara ilaçlar sağlanmaktadır. Ancak kişilerin fiziksel sağlığı ile maddi ve manevi bütünlüğünü ciddi şekilde tehlikeye sokabilecek olan kanser gibi bir takım hastalıklara yönelik çok önemli bazı ilaçlar SUT kapsamında yer almamaktadır. Bu nedenle de bu ilaçlar SGK tarafından karşılanmamaktadır. Bu ilaçların karşılanması için SGK’ya başvurulduğunda, kurum tarafından ilacın Sağlık Uygulama Tebliği'nin ekindeki listelerde yer almaması nedeniyle bedelinin ödenmeyeceğini cevap verilmektedir. Devletin tanımış olduğu tedavi yardımından yararlanan (yani sigortalı bir işte çalışan ya da bir yakınının sigortasından yararlanan) kişilerin tedavileri için zorunlu olan bir ilacın SGK tarafından karşılanmaması, sağlıklı yaşam hakkı ve sosyal devlet ilkesi ile bağdaşmamaktadır. Hastalar ilaçların bir kısmına endikasyon dışı (off-label) ilaç olmaları nedeniyle gerekli onay alınamadığı için bir kısmına da yüksek fiyatlarından dolayı ulaşamamaktadır. Kanser, kistik fibrozis gibi zamanla yarışılan ve psikolojik unsurların hastalığın seyrine etkisinin çok yüksek olduğu hastalıklarda kritik önem taşıyan bu ilaçların SGK tarafından karşılanmaması hastaları oldukça mağdur etmek ile birlikte kanaatimce sosyal devlet ilkesine de aykırılık teşkil etmektedir. Endikasyon dışı ilaç kullanımı ilacın, ülkemizde onaylanmış endikasyonu dışındaki her türlü kullanımı kapsamakla birlikte bir ilacın ülkemizde onaylanmış endikasyonu ve Kısa Ürün Bilgisinde tanımlanan dozu dışındaki her türlü kullanımı sadece Sağlık Bakanlığı tarafından verilecek olan endikasyon dışı ilaç kullanım onayı ile mümkündür. Bu ilaç bedellerinin sadece bir kürü bile asgari ücretle çalışan bir bireyin 3-4 aylık maaşı kadar olup hastanın tedavi süresinin ve seyrinin nasıl gelişeceği de belli olmadığından kaç kür gerektiği kesin bir şekilde belirlenememektedir. Bu gibi immünoterapi ve akıllı ilaç tedavisinde kullanılan ilaçların pahalı olması nedeniyle ekonomik durumu iyi olmayan hastalar ve yakınları bu bedelleri karşılayamamakta ve çoğu zaman bu ilaçları alamadıkları için yaşanan olumsuz sağlık koşullarının yanı sıra ekonomik zorluklar da beraberinde gelmektedir. Hekim tarafından hastanın kanser tedavisinde kullanılacak ilacın belirlenmesinden sonra tedaviye başlayabilmek için öncelikle Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’na endikasyon dışı ilaç başvurusunda bulunulması gerekmektedir. Endikasyon dışı ilaç, esas amacı kanser ile savaşmak olmayan veya kanser türü için özel olarak üretilmemiş olan ancak yine de hastalığa iyi gelen ve buna ilişkin kanıtlar bulunan, kısaca ilacın Türkiye’de onaylanmış endikasyonu dışındaki her türlü kullanımıdır. İşbu ilaçların SGK tarafından karşılanması için kuruma başvuru yapılması gerekmektedir. Kuruma başvuru yapılması için de endikasyon dışı ilaç başvurusu yapılmalı ve onaylanmalıdır. Henüz SGK’nın kendi rızası ile bu ilaç bedellerini karşıladığına rastlanılmadı. Bu durumda ne yapmalı ? Son yıllarda, yaşam hakkı ile yakından ilişkili bu önemli konuda, devamlı olarak sosyal devlet ilkesine ve sağlıklı yaşam hakkında atıfta bulunularak mahkemelerce hastaların ilaca kavuşması yönünde kararlar çıkmaktadır. Davanın açılması ile birlikte mahkemelerden, SUT listesinde yer almayan ve hastalığın tedavisi için gerekli ilaçlar bakımından yürütmenin durdurulması veya ihtiyati tedbir talebinde bulunularak, ilgili kurumdan dava süresince de ilaçların bedellerinin talep edilmekte ve buna yönde kararlar da verilmektedir. Ücretleri karşılanmayan ilaçlara yönelik hukuki süreçlerde açılacak davanın türü ve görevli mahkeme ise değişebilmektedir. Dava türü ve görevli mahkeme uyuşmazlığın nedenine göre belirlenecektir. Aynı şekilde başvurunun yapılacağı, davanın açılacağı kurum da uyuşmazlığın temeline göre değişebilmektedir. SGK’nın işlemlerine karşı açılacak davalarda, davacının 4/a ve 4/b statüsüne tabi kişilerden olması halinde davaların iş mahkemesinde görüleceği kabul edilmektedir. Ancak memurlar bakımından SGK’nın işlemlerine karşı açılacak davalarda, davanın türü ve görevli mahkeme kişinin memur ve kamu görevlisi statüsünde 1 Ekim 2008 tarihinden önce veya sonra çalışmaya başlamış olmasına göre idare mahkemesi de görevli olabilmektedir. Mahkemelerden, yargılama süresince ilaç bedelinin sürekli ve kesintisiz olarak SGK tarafından karşılanması yönünde ihtiyati tedbir veya yürütmenin durdurulması kararı talep edilebilmekte olup, mahkemelerin yürütmenin durdurulması veya ihtiyati tedbir taleplerini kabul etmemeleri durumunda Bölge Adliye Mahkemeleri’ne daha sonra da Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yolları da mümkündür. Son zamanlarda Sosyal Güvenlik Kurumu’nun karşılamaktan imtina ettiği bu ve bu gibi sağlıklı yaşama hakkına ve sosyal devlet ilkesine saldırı olarak tabir edilebilecek bu tutuma karşı mahkemelerce; vatandaşın adalete güvenini pekiştirecek pek çok karar verilmekte. Yakın zamanda rahim ağzı kanserinin sebebi olarak bilinen HPV (Human Papilloma Virüsü) karşı alınabilecek tek önlem olan HPV aşısı bedelleri yine SGK tarafından karşılanmamaktaydı. HPV’nin, ileride rahim ağzı kanserine yol açmasını önlemek için bireylerin erken yaştan itibaren HPV Aşılarını olması önerilmekte. Zira her aşıda olduğu gibi HPV aşıları da vücudun enfeksiyona karşı bağışıklık kazanmasını sağlayarak, vücudu virüsün neden olduğu hastalıklardan korumaktadır. HPV’nin bilinen ve uygulanan herhangi bir tedavisi de olmadığı için virüse karşı alınabilecek tek önlem HPV Aşısı. Ankara 62. İş Mahkemesi tarafından HPV aşının Sağlık Uygulama Tebliğinde yer almaması nedeni ile davalı SGK tarafından karşılanmadığı, ancak dava konusu aşının rahim ağzı kanseri aşının ölümcül bir hastalık olduğu, aşı ile hastalığının önlenebileceği, aşının hayati öneme haz olduğu ve yapılmasının tıbben kullanılmasının gerekli olduğu anlaşıldığından, Anayasa'da güvence altına alınan sağlık ve yaşam hakkı gereği dava konusu ilaç bedelinin davalı Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanması gerektiği kanaatine varılarak davacının aşı bedellerinin SGK tarafından karşılanması yönünde karar verilmiştir. Bu gibi sevindirici kararların sayısı her geçen gün artmakla birlikte, SGK’nın halen bu konu hakkında bir yenilik gündeme getirmemesi ve hastaları tedavi süreçlerinde dava yoluna zorluyor olmalarının hukuka uygun ve tutarlı bir izahı da bulunmamaktadır. Sonuç olarak devletler kişilerin sağlığını ve yaşamını korumak için tedbirler almak zorundadır. İyi işleyen bir sağlık sistemi kişilerin sağlığını ve hayatını korumak için en etkili koruma mekanizmasıdır. Fakat gerek mevzuattan gerekse bütçe sebebi ile gerekli tedaviyi alamayan ve bu durumun hayati risk oluşturduğu kişiler tedbir mekanizmalarını kullanabilir. Hastalar ilacın hayati öneme sahip olduğuna dair raporlarla birlikte iş mahkemesinde tedbir talebi alabilirler. Bu yoldan netice alamayan hastaların Anayasa Mahkemesine başvurması ve tedbir kararı alma imkânı bulunmaktadır. Son olarak bu iki yöntemden netice alamayan hastalar AİHM’e tedbir talebi için başvurabilirler. Sağlıklı yaşam hakkımızı adliyelerde aramayacağımız günler dileğiyle…